Müzisyen, söz yazarı ve besteci Özdemir Erdoğan, 24 TV’de yayınlanan “Arafta Sorular” programında, Esra Elönü’nün sorularını yanıtladı.
Müzisyen, söz yazarı ve besteci Özdemir Erdoğan, 24 TV‘de yayınlanan “Arafta Sorular” programında, Esra Elönü’nün sorularını yanıtladı.
Usta sanatçı, “Birçok sanatçı arkadaşımla davetli olduğumuz Cumhurbaşkanımızın doğum gününü kutladık. Ondan sonra bilet satılan yerlerde troller var… Diyorlarmış ki, “Bilet almayın, doğum gününe gitti.” Ben Süleyman Bey ile de görüşürdüm, Turgut Özal ile de görüşürdüm, Ahmet Necdet Sezer ile de görüşürdüm. Yandaşlık işi yeni çıkan bir olay.’ dedi.
Müzisyen, söz yazarı ve besteci Özdemir Erdoğan, 24 TV’de yayınlanan “Arafta Sorular” programında, Esra Elönü’nün sorularını yanıtladı.
Son dönemde hakkında yapılan ‘yandaşlık’ suçlamalarına ilişkin açıklamalarda bulunan Özdemir, “İzmir’de İsmet İnönü konser salonunda konserim vardı. Ondan 15 gün önce de havaalanında Cumhurbaşkanımızın doğum gününü kutladık. Davetliydim, birçok sanatçı arkadaşımla gittim. Ondan sonra gazeteler yazmaya başladı ‘ Doğum gününe gitti’ . Kapıda bilet satılan yerlerde troller var, diyorlarmış ki almayın bilet o doğum gününe gitti. Bir kadın geliyor, diyorlar ki bilet alma böyle böyle. O da diyor ki, ‘Kimin doğum gününe giderse gitsin ben adamın müziğini seviyorum’, beni en çok mutlu eden davranışlardan biriydi, o kadını görsem sarılırdım.
Adam müzik yapıyor yani, hasbelkader bu devletin başkanı çağırmış, gitmiş. Ben Süleyman Bey ile de görüşürdüm, Turgut Özal ile de görüşürdüm, Ahmet Necdet Sezer ile de çok iyi görüşürdüm. 1999’da devlet sanatçısı oldum, ondan evvel bir sürü ödüllerim oldu.” dedi. “Yandaşlık işi yeni çıkan bir olay” diyen Erdoğan, “İstanbul Büyük Şehir Belediyesi CHP tarafından kazanılmasından sonra pandemiye kadar düzenlenen şehir konserlerine gittim. Çok özel ve küçük fiyatlarla orada bir sürü konserler verdim. Ve hiçbir sorun olmadı. Benim için önemli olan makamdı” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne layık görülen Özdemir Erdoğan, ödülü aldıktan sonra yapılan eleştirilere ilişkin ise, “‘Çok sevindik Özdemir Erdoğan’ın ödül almasına keşke Tayyip Bey’in elinden almasaydı. Kimin elinden alacaktım? Devleti temsil ediyor. Devleti ve milleti temsil eden bir kişi, üstelik bir şeçici kurul var 15 kişilik bu seçici kurul tavsiye etmiş beni devlet başkanımıza.
Bu adam bu ödüle layıktır demiş, o da kabul etmiş. Bu nasıl bir bakış açısıdır, insan üzülüyor başka bir şey değil. 3-5 tane trol. Herkes kendi bacağından asılır netice itibariyle, insanların beynine girip de ben yönlendirmeden hoşlanan birisi değilim. Öyle düşünüyorsa başımla beraber, öyle düşünüyorsa hürmet ederim” ifadelerini kullandı.
30 SENE ÖNCEKİ ÖZDEMİR ERDOĞAN DEĞİLİM
“Her şey değişiyor her an değişiyor. Değiştiğimizin farkında olmak lazım” diyen Erdoğan, “Ben 30 sene önce ki Özdemir Erdoğan değilim, benim karşımdaki kişi de bunu bilmeli. Sayın Cumhurbaşkanımız Belediye Başkanı olduğu vakit Un Kapancı’ma gelirdi, müzisyenlerle görüşürdü. Sonra Başbakan oldu ve samimiydik, bana ağabey derdi. Ama ben onu her gördüğümde önümü ilikleyip ‘Sayın Cumhurbaşkanım’ derim. Bu değişen statükonun farkındayım çünkü o terbiyeyi muhafaza ettim. Bakın bu çok önemli bir şeydir, o sevgiye layık olmak” diye konuştu.
ATATÜRK’ÜN KURDUĞU PARTİYE HİÇ YAKIŞMIYOR
Son dönemde muhalefet tarafından Amerika’ya yanaşma sinyalleri gördüğünü söyleyen Erdoğan duyduğu rahatsızlığı şu ifadelerle açıkladı;
Hükümete en muhalif olan birkaç kanal var. Bu kanallarda pazar günü Batı rock müziği yayınlanıyor. Ben de diyorum ki yani niye Batı Rock müziği yayınlıyorsunuz da Cem Karaca, Edip Akbayram, Moğullar, Bulutsuzluk Özlemi niye yayınlamıyorsunuz diyorum.
Yılbaşı gecesi Cemal Reşit Rey’de caz konseri vardı. Yani cazın anavatanı olan Amerikan cazının kötü bir kopyası, Türkiye’de yapılıyor.
Sanki Amerika’ya yanaşmak için bir eylemi seviyorum sanatçı sezgilerimle eğer böyle ise bu Atatürk’ün kurduğu partiye hiç yakışmıyor.
Bunu sadece bir sezgi dolayısıyla söylüyorum, inşallah bu sadece bir sezgidir.
Ama bunları hissediyorum ve bana ağır geliyor. Çünkü Atatürk’ün istiklali tam ve bağımsız bir Türkiye prensipleri 1950’den sonra bir tarafa kaldırıldı.
Ve Türkiye sanki bir kurtarıcıymış gibi Amerika’ya kucağını açtı. Bu Atatürk’ü seven bir insan açısından kabul edilebilir bir şey değil ve onun acısını biz çektik hala çekiyoruz.
Kaynak: Zirve Haber Ajansı [ZHA]