Bir çoğumuzun hayalidir uzayın derinliklerine yolculuk etmek ve buradaki gezegenleri , yıldızları çıplak gözle görebilmek çoğu çocuğun astronot olma hayali ne yazık ki ülkemizde uzun yıllar boyunca gerçekleşmeyecek bir hayal gibi görünüyor. Ama bu çıplak gözle göremediğimiz galaksilerin hangileri olduğu ve bunların hangi özelliklere sahip olduğunu bu galaksiler için yapılan araştırmalardan öğrenebilirsiniz. Andromeda galaksisinin Dünya kamuoyunda bu kadar ünlü ve gizemli olmasının sebepleri vardır. Günümüzde hala bu galaksinin keşifleri sürmektedir. Kimi zaman çeşitli gözlemcilerin verdiği bilgilerden yola çıkarak bizlerinde meraklandığı bu galaksi hakkında sizlere bilgiler vereceğiz. Andromeda galaksisinin güneş sistemimizin içinde bulunduğu Samanyolu galaksisine yaklaştığı haberlerini duymuştuk bilim adamlarının yaptıkları açıklamaya göre her gün 500 metre genişleyen Andromeda galaksinin çapı 110 bin ışık yılı ve içinde 1 trilyon yıldıza ev sahipliği yapıyor.
Keşif ve Gözlemler
Bilim adamlarının varsayımlarına göre her gün genişleyen Andromeda galaksisi Dünyamızın içinde bulunduğu Samanyolu galaksisi ile çarpışacağını belirtiyorlar. Bu çarpışmanın günümüzde gerçekleşme ihtimali yok denecek kadar az uzmanların yaptıkları araştırmaya göre 4 milyar yıl sonra gerçekleşecek bu olayın etkilerini şimdiden araştırmaya başladılar bile Andromeda galaksisine yolculuk gibi bir şeyin mümkün olabileceği tezini savunan bilim adamları tasarlanacak bir uzay aracının yeterli hıza ulaştığı zaman bu galaksiye yolculuğun mümkün olabileceğini savunuyorlar. Albert Einstein tarafından ortaya atılmış ‘özel izafiyet teorisi’ olarak adlandırılan bu zaman kuramına bağlı olarak bilim adamları bunun etkilerinin ne olacağı konusunda kararsızlar.
Özel İzafiyet Teorisi
Galaksiler arası yolculuğun mümkün olup olmadığının tartışıldığı bu dönemde tekrardan ortaya atılan bu teori ‘İkizler paradoksu’ olarak daha kolay anlatılabilir.
İkizlerimizin adları Ahmet ve Mehmet diyelim, 40 yaşındalar
Ahmet ve Mehmet aynı günde doğdular ve şu anda aynı yaştalar. Bugüne kadar zamanları hep aynı hızda ilerledi ve aynı hızda yaşlandılar.
Ahmet’i bir uzay aracına bindirelim ve ışık hızının %90’ı bir hızda uzaya gönderelim.
Ahmet dünyaya geri döndüğünde iki kardeşin yaşlanma durumunda bir farklılık gözlemlenebilecek mi?
Yanıt: Evet.
Uzaya gönderdiğimiz Ahmet’in saati dünya saatinin yalnızca %44’ü hızında işlemiş olacaktır. Yani dünyada geçen her 100 saniyede Ahmet için yalnızca 44 saniye geçmiş olacak. Sonuç olarak Ahmet, ikiz kardeşi Mehmet’e göre daha az yaşlanmış olacak
Peki ya Ahmet’in seyahat ettiği uzay aracının hızını biraz daha arttırırsak?
Örneğin uzay aracını ışık hızının %99’u bir hızlı uzaya gönderirsek, o zaman sonuç ne olur? Hemen söyleyelim: Böyle bir durumda Ahmet’in saat dünya saatinin yalnızca %14’ü hızında işler. Yani Ahmet bu hızla 7 yıl seyahat ederse, dünyaya döndüğünde ikiz kardeşini tam 50 yıl yaşlanmış olarak bulacaktır.
Işık hızının %99,9’u bir hızda seyahat edilirse?
Böyle bir durumda Ahmet’in saat dünya saatinin yalnızca %4,5’i hızında işler ve Ahmet 5 yıl sonra dünyaya döndüğünde ikiz kardeşi Mehmet’i 110 yıl yaşlanmış olarak bulur.
Peki tüm bunların anlamı ne?
İkizler Paradoksu olarak bilinen bu durum aslında yalnızca klasik fizikçiler için bir paradokstur. Einstein’a göre bu durumun bir paradoks olmakla uzaktan yakından alakası yok. Onun bir devrim niteliği taşıyan İzafiyet Teorisi’ne göre, eğer ışık hızının herkes için aynı olduğunu ve fizik kurallarının asla değişmediğini varsayarsak, ikiz kardeşlerin durumu içerisinde yaşadığımız evrenin en temel özelliklerinden bir tanesidir.
Andromeda galaksisine yapacağımız yolculukta tam bunu içeriyor 2.5 milyon yıl uzaklığında olduğunu düşünürsek bu keşfin nasıl sonuçlanacağı az da olsa tahmin edebiliyoruz.